Åžartlanmışlık ve inat öyle bir illettir ki siyahı beyaz, çirkini güzel dedirtir insanlara. Çevremdeki insanların bile bile bu hatalarda ısrar etmelerinin beni nasıl ezdiÄŸini, yıprattığını ÅŸu sözlerle anlattım:
Aklım ÅŸaÅŸtı ÅŸu dünyanın haline,
Siz sormayın neresinde ezildim.
Gurbet elde çıktım gurbet eline,
Her yolculuk süresinde ezildim.
Dertler yavruladı eskiden birken,
Duman oldum diyar diyar gezerken.
Neu-Ulm'da, Ulm'da, Münih'te derken,
Bir de Kassel yöresinden ezildim.
Bir fırtına çıktı sallandı kayık,
Karmakarış oldu sarhoşla ayık.
Aşağıda sakal, yukarda bıyık,
İkisinin arasında ezildim.
Resmim silik, kimlik kartı bozuldu;
Mahremiyet kalktı, örtü bozuldu.
Ölçü tutmaz oldu, tartı bozuldu,
Terazinin darasında ezildim.
Ben beni unuttum bilemedim ben,
Çıkmazdayım, bir yol bulamadım ben.
Dost derdine derman olamadım ben,
Gardaşımın yarasında ezildim.
NİHAT'ın sabrını taşırdı kullar,
Sırları dillere düÅŸürdü kullar.
Ä°yiyi kötüyü ÅŸaşırdı kullar,
Meselenin burasında ezildim.
(Stutgart, 20 Kasım 1986)